Yönetim kurullarına sorular ve notlar: Trump, Türk-dünya ekonomisini nasıl etkileyecek?
Yakup Benli
Toyo Matbaa Mürekkepleri Sanayi ve Ticaret AŞ’de CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi
Diğer yazılarımda da belirttiğim gibi dış politika ve siyaset uzmanı olmamakla birlikte, bu yazıda dile getireceğim görüşler, yalnızca iş hayatındaki tecrübelerimden yola çıkarak ve değişimde kurban değil aktör olma arzusuyla yönetim kurulları ve strateji belirleme sorumluluğuna sahip üst düzey yöneticilere görüş ve düşüncelerimi aktarmaktan ibarettir.
Serinin üçüncüsü olan bu yazı ile uzun zamandır yaşadığımız ve hepimizin kafa yorduğu konulara, yeni bir parametre eklendiğinde nelerin nasıl değişeceğini değerlendirmeye devam etmek: Trump 2.0.
Seçim sırasında verdiği sözlerin (en azından dünya ticaretini doğrudan etkileyebilecek olanlarının) şirketler üzerindeki etkilerini değerlendirmek isterim.
Rusya ile Ukrayna savaşını göreve geldikten sonra 24 saat içinde bitirmek.
ABD, Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden bu yana, Ukrayna’ya askeri, insani ve ekonomik yardımlar için toplamda 108 milyar dolar harcadı. Trump ise bu savaşın sorumlusu olarak Rusya Devlet Başkanı Putin’i değil, Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’i suçluyor. Bu yaklaşım, Trump’ın kime daha fazla baskı yapacağının da bir göstergesi. Ulu Önder M. Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlık ile mümkündür.” Ekonomik olarak dış yardımlara bağımlı olan Ukrayna’nın, Trump’a rağmen istediği çözümü dayatması bu yüzden kolay olmayabilir.
Üç yıla yakın süredir devam eden bir savaş nasıl 24 saatte sona erdirilebilir?
1- Tehditle: Trump, Ukrayna’yı yardımları kesmekle tehdit edecek ve Rusya’yı da savaşı sona erdirmezse daha ağır yaptırımlar uygulamakla ikna etmeye çalışacaktır. Şirketlerin ve bazı ülkelerin arka kapıdan Rusya ile ticareti sürdürdüğü bilinen bir sır. Bu gerçek, Rusya’ya karşı önemli bir koz olarak kullanılabilir. Ancak Trump’ın, Birleşmiş Milletleri bu çözümde yanına çekmesi olası değil; zira başarılı olması durumunda ödülü doğrudan ABD’li seçmenler önünde toplamak isteyecektir.
2- Ödüllendirerek: Savaşın bitmesi Ukrayna için başlı başına bir ödül niteliğinde. Rusya içinse yaptırımların gevşetilmesi ya da kaldırılması. Putin’in halkı önünde kaybetmiş olarak algılanacağı bir anlaşmaya yanaşmayacağını tahmin etmek zor değil. Bu nedenle, Rusya’nın işgal ettiği bazı bölgeleri elinde tutarak savaşın sona ermesi en olası senaryo.
3- Üzerini örterek: Putin’in, halkının gözünde kaybettiği bir anlaşmayı kabul etmeyeceğini bilmek için siyaset bilimci olmaya gerek yok. Bu durumda, Rusya’nın işgal ettiği bazı bölgeleri elinde tutarak savaşın sona ermesi en muhtemel senaryo olarak görünüyor; ancak bu, bölgede kalıcı bir tansiyon anlamına gelir. Binlerce insanın hayatını kaybettiği ve şehirlerin yerle bir olduğu bu çatışmalar kolayca unutulmayacaktır. Ancak Trump, bölge ile ilgilenmemiş olması nedeniyle tüm bu gerilimleri göz ardı ederek sonuca odaklanabilir.
Peki, tüm bu gelişmelerin dünyaya, Türkiye’ye ve şirketlere olası etkileri neler olacak?
Bölgemizde bir savaşın sona ermesi, insani açıdan son derece olumlu ve önemlidir. Ayrıca yaptırımların kaldırılması veya yumuşatılması da dünya ticareti için olumlu bir etki yaratabilir. Ancak, AB’nin Rusya ile ticaretini durdurmuş olması ve doğal gazda Rusya’ya bağımlılığını azaltmak için aldığı önlemler düşünüldüğünde, yaptırımların kaldırılması en çok ABD ve Avrupa Birliği’ne yarayacaktır. Bu süreçte, farklı yollarla ticaretini sürdüren ve artıran ülkeler ise normalleşmeden olumsuz etkilenebilir.
Sonuç olarak, Rusya-Ukrayna savaşının olası sona erişi ve yaptırımların kalkması, hem bölgesel hem de küresel ticaret üzerinde derin etkiler yaratacaktır. Bu süreç, şirketler için fırsatlar kadar belirsizlikleri de barındıran yeni bir dönemi beraberinde getiriyor. Yaptırımlara sıkı sıkıya bağlı kalan şirketler için bu dönemde önemli avantajlar doğabilir; ancak bu süreç de kolay olmayacaktır. Rusya, yaptırımlara uyan ve ticaretini bir günde kesenleri hemen bağrına basmayabilir. Bu yeni ortamda başarılı olabilmek, yalnızca kriz anlarında değil, krizlerin çözüm sürecinde de doğru adımları atmayı gerektiriyor. (Devam edecek)